
Aşk, şiir, şehvet bu dokunaklı ve sürükleyici romanda iç içe geçiyor.
Bu, ihtiyaç duyduğu tüm cevapları şiirde bulabileceğine emin olan bir yabancının hikayesi.
Fakat birbirinden çok farklı iki kıza aşık olduğu zaman edebiyat ona nasıl yardımcı olabilir?
Hangisi daha ağır basacak: herkesin görebildiği dış güzellik mi yoksa iç güzellik mi? Alessio’nun emin olduğu bir şey varsa o da şiirin onun bir parçası olduğudur. Yazmayı, hikayeler ve kelimeler uydurmayı, bunların birlikte nasıl dans ettiklerini dinlemeyi seviyor. Ama bir şair olmak istediğini ilan etmen... bu çok sıra dışı bir şey. Kendisini kutluyor gibi görünse de itici. Yine de Alessio'nun tek istediği diğerleri gibi olmaktır ve belki de bu nedenle, tuhaf öğretmenleri Maggetti öğrencilerinden sınıfa bir sunum yapmalarını istediğinde, Alessio kalbinden geçirdiklerinden farklı bir hikaye anlatıyor. En sonunda kendisinin de trendeki çirkin, pembe saçları solmuş ve kulak tıkaçları her zaman takılı olan Rosalba gibi olmasını istemiyor. O herkesin güldüğü ve kimsenin konuşmadığı biri. Bu sebepten Sofia ile tanışacağı güne kadar içindeki tutkuyu saklamaya karar verir. Güzel, zeki, çekici. Mükemmel bir kız. Sofia, hiç beklenmedik bir anda, kelimelerin Alessio için sahip olduğu değeri anlıyor ve kendini bu kelimelerin etkisine kaptırıyor. Böylece Alessio, hayatının aşk hikayesini bütünüyle baş döndürücü ve inanılmaz bir şekilde yaşamaya başlıyor. Mükemmel bir kızla birlikte mükemmel bir aşk hikayesi. Ama Alessio, şiirlerin de muhteşem kusurlar barındırdığını biliyor. Mesela Rosalba'nın trenden inerken yanlışlıkla küçük bir kağıt parçası düşürmesi gibi. Birkaç kez katlanmış önemsiz duran küçük bir parça, ancak hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir şeye sahip.
Aşk, şiir, şehvet bu dokunaklı ve sürükleyici romanda iç içe geçiyor.
Bu, ihtiyaç duyduğu tüm cevapları şiirde bulabileceğine emin olan bir yabancının hikayesi.
Fakat birbirinden çok farklı iki kıza aşık olduğu zaman edebiyat ona nasıl yardımcı olabilir?
Hangisi daha ağır basacak: herkesin görebildiği dış güzellik mi yoksa iç güzellik mi? Alessio’nun emin olduğu bir şey varsa o da şiirin onun bir parçası olduğudur. Yazmayı, hikayeler ve kelimeler uydurmayı, bunların birlikte nasıl dans ettiklerini dinlemeyi seviyor. Ama bir şair olmak istediğini ilan etmen... bu çok sıra dışı bir şey. Kendisini kutluyor gibi görünse de itici. Yine de Alessio'nun tek istediği diğerleri gibi olmaktır ve belki de bu nedenle, tuhaf öğretmenleri Maggetti öğrencilerinden sınıfa bir sunum yapmalarını istediğinde, Alessio kalbinden geçirdiklerinden farklı bir hikaye anlatıyor. En sonunda kendisinin de trendeki çirkin, pembe saçları solmuş ve kulak tıkaçları her zaman takılı olan Rosalba gibi olmasını istemiyor. O herkesin güldüğü ve kimsenin konuşmadığı biri. Bu sebepten Sofia ile tanışacağı güne kadar içindeki tutkuyu saklamaya karar verir. Güzel, zeki, çekici. Mükemmel bir kız. Sofia, hiç beklenmedik bir anda, kelimelerin Alessio için sahip olduğu değeri anlıyor ve kendini bu kelimelerin etkisine kaptırıyor. Böylece Alessio, hayatının aşk hikayesini bütünüyle baş döndürücü ve inanılmaz bir şekilde yaşamaya başlıyor. Mükemmel bir kızla birlikte mükemmel bir aşk hikayesi. Ama Alessio, şiirlerin de muhteşem kusurlar barındırdığını biliyor. Mesela Rosalba'nın trenden inerken yanlışlıkla küçük bir kağıt parçası düşürmesi gibi. Birkaç kez katlanmış önemsiz duran küçük bir parça, ancak hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir şeye sahip.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 1.500,00 | 1.500,00 |